traverse 2 Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • traverse 2
    f. 1. bir yandan öbür yana geçirmek; bir yandan öbür yana geçmek: He traversed the desert in a single day. Tek bir günde çölün bir ucundan öbür ucuna geçti. 2. bir yandan öbür yana uzanmak: The railway traverses the country. Demiryolu, ülkenin bir yanından öbür yanına uzanıyor. 3. üstünden geçmek: The Galata Bridge traverses the Golden Horn. Galata Köprüsü Haliç´in üstünden geçiyor.